Charlize Theron'un, Mad Max: Furry Road'daki performasının da üzerine koyduğu Atomic Blonde filmi, Berlin Duvarı'nın yıkıldığı 1989 yılında geçen bir casusluk hikâyesini odağına alıyor.
Konsantrasyonunuz ve ilginiz bir an olsun filmden başka yere kaymıyor. Açılış planının son sekansı aynı zamanda 1980'lerin en ilginç karakterlerinden biri olan ABD'nin 'Kovboy' başkanı Ronald Reagan'ın "Bu duvarı artık yıkın" söylemiyle kapanıyor. Ardından özenle seçilmiş soundtracklardan birbirinden güzel parçalar çalmaya başlıyor.
Filmin yönetmeni V for Vendetta, Matrix, 300 Spartans, Fight Club gibi filmlerde karakterlere dövüş dersleri veren John Wick'in de yapımcısı David Leitch. Muhteşem dinamik kamera görüntüleri, özellikle Berlin sokaklarındaki dövüş ve kovalamaca sahneleri muazzam güzellikte. Ekrana kilitlenip kalıyorsunuz. (Atomic Blondie'nin John Wick ile kıyaslanmasının bir sebebi de içerdiği benzer dövüş sahneleri.)
Filmde Charlize Theron'un performası o kadar üst düzey boyuttaki Split filmindeki 23 farklı kişiliğe bölünmüş şizofrenik karakteri harikulade oynayan James McAvoy'ın performasına sadece 'sıradan' diyebiliyoruz. The Big Lebowski'nin tez canlı Vietnam gazisi Walter Sobchak rolündeki John Goodman bu kez karşımıza CIA ajanı olarak çıkıyor. Müşfik roldeki Goodman bile bizi heyecanlandıramıyor.
Atomic Blondie'nin 'güzel' bulunmasının -bence- bir diğer nedeni de Berlin'in o soğuk aynı zamanda çekici ve eksantirik atmosferini beyaz perdede çok iyi yansıtılması.
Tam bir Femma Fatale karakter
Sinemanın Femme Fatale karakterlerine 2017 yılı itibariyle Lorraine Broughton da eklendi. 41 yaşındaki Charlize Theron, Broughton rolüyle sergilediği dövüş sekanlarının hakkını verebilmek için 6 aylık dövüş ve silah sanatları dersi almış. Zira canlandırdığı rolün altından kalkmak herkesin harcı değil. Türkiye'de Sinem Kobal'ın dövüş sahneleri gazetelerimiz ve internet haber sitelerine manşet ola dursun, Threon'un dövüş sahnelerindeki hareketleri 1 kez bile sırıtmıyor. Sert, gerçekçi, dinamik teknikler seyirciyi adeta büyülüyor.
Andrei Tarkovsky'e saygı
Yönetmen David Leitch, dövüş sanatları hocası olduğu kadar dublör de. Aynı zamanda da iyi bir sinema izleyicisi. Filmde ajanımız Lorraine Broughton KGB ajanlarından kaçmak için Doğu Berlin'den Batı Berlin'e geçer. KGB ajanları da peşindedir. Brouhthon kendisini gizlemek için Berlin'in tarihi sineması Kino'ya yönelir. Ön planda ajanımızın yürümesini görsek de kameranın üst açısında Sovyetlerin deha yönetmeni Andrei Tarkovsky'nin Stalker filminin afişini görürüz. Lorraine sinema salonuna girer ve Stalker'dan bir sekans izler.
Sinema sekansı / Stalker - Andrei Tarkovsky |
Atomic Blonde sert aksiyon olmasıyla beraber muhteşem bir soundtrack, sinemada her zaman özlem duyulan Femme Fatale karakteri ile uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek bir yapım.
Charlize Threon'un eril bireyleri bu kadar heyecanlandırdığı başka bir filmine henüz rastlamadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder