13 Ağustos 2022 Cumartesi

Andrei Rublev

Rus sanat tarihinin ünlü ikona ressamı Andrei Rublev'in hayatını merkeze alan film, kendi kişiliğini korumaya çalışan ve aynı zamanda en zor koşullarda dahi sorgulamayı bırakmayan bir sanatçının kimliğini anlatıyor.

On beşinci yüzyılda yaşamış sanatçının hikâyesini, Sovyet sinemasının usta yönetmenlerinden Andrei Tarkovsky'nin Sergei Eisenstein'ın biçimciliğinden ayrılmayarak onun keskin ve özgür üslubundan izliyoruz.

Acımasız bir dünyada merhameti, sevenciliği ve iyiliğinden taviz vermeyen karakterimiz, baskıcı bir toplumda sanatçının asıl işlevini, nasıl davranması gerektiğini de hatırlatıyor bizlere. Yoğun mistik ögeler barındıran film, didaktik anlatımıyla izleyiciyi biraz zorlasa da Stalin döneminin baskıcı ortamını yansıttığı için  tarihsel gerçeklere de ışık tutması açısından oldukça önemli. Filmin uzun bir süre yasaklanmasının bir nedeni de buydu.

1966 yılında çekilen ve görsel anlatım bakımından sinema diline yepyeni bir bakış getiren film, uzun süresine rağmen bir sinema şöleni diyebilirim.

10 Ağustos 2022 Çarşamba

Korku klasiklerine meydan okuma: Altıncı His


'Rosemary'nin Bebeği', 'Şeytan', 'Kehanet' gibi sinemanın kült parapsikolojik korku klasiklerine meydan okuyan 'Altıncı His', beyazperdenin altın çağını yaşadığı 2000'lerin başına damga vuran yeni bir psikolojik-gerilim denemesi olarak karşımıza çıkıyor.

Şimdilerde hafıza kaybı problemleriyle uğraşan ve bu yüzden de oyunculuğa ara vermek zorunda kalan Bruce Willis'in başrolü sırtladığı filmin yönetmeni Hint asıllı Night Shyamalan. 

Özel efektlerin olmadığı, abartılı seslerin kullanılmadığı, şiddet ve kan gibi klişelere girmeyip üslubunu sade ve dengeli bir şekilde kameraya yansıtıldığı film, altı dalda Oscar'a aday gösterildi.

Küçük Cole'un çevresinde ölü gezen insanlar görmesi üzerine ailesi onu çocuk psikoloğu doktor Malcom Crowe'la tanıştırır. Doktor Crowe, küçük çocuğun, 'ölmüş ama huzur bulamamış kişilerin etrafında dolaştığı' söylemlerine çareler ararken, dikkatli izleyiciler 'herkesçe sözü edilen' büyük sürprizi finale yakın hemen fark edeceklerdir.

Büyük ustadan veda busesi

 Büyük usta Alfred Hitchcock'un 54. ve son yapımı olarak hafızalara kazınan 'Aile Komplosu' (Family Plot), Victor Canning'in 'The Rainbird Pattern' kitabından sinemaya uyarlanan bir film.

Filmin başroldeki kadın karakteri olan Julia Rainbird, yıllar önce ölen kardeşinin evlilik dışı bir ilişkiden olan ve evlatlık verilen çocuğunu bulmak ister. Masal arketipinden yola çıkarak karakterimiz, kayıp oğlanı bulmak için bir medyuma gider. Sahte medyumun kayıp çocukla ilgili ipucularını takip ederek bu üçlünün yaşadıklarına odaklanan film klişeleri barındırsa da usta yönetmenin son filmi olması bakımından tarihsel olarak büyük anlam ifade ediyor.

Büyük ustanın veda busesi hatırına izlenmeli.

9 Ağustos 2022 Salı

Sürreal bir baş yapıt: Koş Lola Koş

1990'lı yıllara göre kıyasladığımızda alışılmışın dışındaki kurgusu, etkili ve dikkat çekici senaryosu, özgün üslubu ile dikkat çeken 'Koş Lola Koş', baş kadın karakterimiz olan Lola'nın evindeki telefonun çalmasıyla başlıyor ilk sekans. Arayan kişi, suça bulaşmış ve paraya ihtiyacı olan sevgilisi 'Mani'dir. Lola'nı sevdiceğinin ihtiyacı olan parayı 20 dakika içinde bulması gerekmektedir.

Sinema evreninde kendi sürreal dilini yaratmayı başaran film, Lola'nın hiç durmadan dakikalarca koşması ve aynı olayı yaşadığını fark etmesiyle epey keyifli hale de geliyor. Uyanık karakterlerimiz hayatta kalma becerelerini olağanüstü düzeyde kullanarak üçüncü denemelerinde başlarının çaresine bakabilecek kadar sorunlarını çözmeyi başarıyorlar.

 Yönetmenliğini Tom Tykwer'ın üstlendiği film, içtimai hayattaki küçücük değişimlerin insanlar üzerindeki etkilerini anlatma derdinde. Sıradanlıkları sevmeyenlerin filmi. Yakın durmanızı tavsiye ederim.

Fransa'dan ne çıksa izlersin; Rendez-vous (1985)

Fransız yeni dalgasının post modern temsilcilerinden Andre Techine'e 1985 Cannes Film Festivali'nde 'en iyi yönetmen' ödülünü kazandıran 'Randevu', Juliett Binoche ile Lambert Wilson'ı bir araya getiriyor. Başarılı performansı sayesinde Polonyalı yönetmen Krzysztof Kiesowski'nin de dikkatini bu filmle çekmeyi başaran Juliett Binoche, rolüyle erotik dram türündeki filme damgasını vuruyor.

'Ne kadar çok insan o kadar çok çelişki' mottosuna sadık bir şekilde filmde, bireyler arasındaki duygu ve karmaşıklığı dile getiren Andre Techine, öyküsünü tutkulu bir şekilde anlatmayı da başarıyor.

Fransız sinemasının en ilginç stilistlerinden gösterilen yönetmenin bu ustalık eseri filmi, sinema tutkunlarınca kaçırılmamalı.