13 Kasım 2017 Pazartesi

Dünyanın çalışan tek faal Tiger tankının hikâyesi; Tiger 131

Tiger (Kaplan) tankları, Almanların II. Dünya Savaşı'nda Afrika ve Doğu Cephesi'ndeki muharebelerde ihtiyacı karşılamak amacıyla üretilmiş ve "Üstün Alman teknolojisi" anlamını tam olarak yansıtan model.

Paletlerinin transit yapısı, (demiryolu üzerinden gidebilme özelliği), baş kısmındaki nişancı ve radyo operatörünün kusursuz çalışması, sağa ve sola yüzde 15'lik açıyla dönerek MG-34 ile ateş edebilme özelliği, ( aynı şekilde dikey olarak -10, +20 derecelik ateş edebilme), çok derin çukurlarda rahatlıkla ilerleyebilme,( Özellikle Doğu Cephesi'nde Ruslara karşı) ile Tiger tankları o döneme kadar harp meydanlarının gördüğü en kıymetli tanklardandı.

Amerikan mühendislerinin "Muhteşem" olarak yorumladığı Tiger'lardan pahalı ve uzun sürecek mühendislik becerilerinden dolayı 1942'den 1944'e kadar sadece 1.354 adet üretilebildi. Her ne kadar Rusların  T34, Amerikalıların Sherman M4 tanklarının üretiminin yanında 1.354 adetlik üretim çok düşük kalsa da harp alanında Tiger'lar Sherman ile T34'lere karşı nitelik açısından çok daha başarı gösteriyordu.

Tiger'ların genel anlatımı bir başka yazının konusu. Bu yazıda dünyanın çalışabilen tek Tiger tankı olan ve Afrika Cephesi'nde Birleşik Krallık ordularınca ele geçirilen Tiger 131 tankını inceleyeceğiz.

Afrika Cephesi'nden Birleşik Krallık'a

1943 yılı Almanlar açısından Kuzey Afrika'daki cephelerden mağlubiyet ile çekildikleri zamandı. Erwin Rommel komutasındaki zırhlı birlikler Müttefik kuvvetlerince son olarak Tunus'ta kuşatılmıştı. Rommel ve heyetinin Mart 1943'te Tunus'u terk etmesiyle Afrika Kolordusu lağvedilerek cephe kaybedilmişti.

Almanlar silah, cephanenin yanında ağır vasıtalarını da geride bırakmışlardı. Rommel'in çekilen birliklere kat'i surette tek bir emri vardı. Müttefiklere işe yarar hiçbir şey bırakılmayacaktı. Çalışmayan veya çatışmada yara almış tüm tanklar özellikle de Afrika Cephesi'ne 'Gizli Güç' adıyla gönderilmiş olan Tiger'ların imha edilmesi emrediliyordu.  Almanlar Tunus ve Libya üzerinden başarılı şekilde çekilmişlerdi ancak  504'üncü Schwere Panzer Müfrezesi'ne bağlı bir Tiger 131 model ağır tank cephe gerisinde bırakılmıştı. Britanyalı Harp tarihçisi Basil Liddell Hart tankı terk etmek zorunda kalan mürettebatın imha için vakit bulamadığını söylüyor.

Birgün sonra çatışma bölgesine gelen 48'inci Kraliyet Tank Alayı'na bağlı birlikler, hafif yaralanmış ve hâlen çalışma ihtimali olan Tiger 131 tankını keşfettiler. İngiliz tankçılar tankı ilk etapta çalıştıramadı. Zira mekanik yapısı oldukça karışıktı. Tiger, kullandıklar Churchill ve Mathilda tanklarından oldukça farklı bir yapıdaydı.
Tiger 131'i keşfeden İngiliz birlikleri / Mart 1943
İngiliz tankçılar Tiger'ı uzun süre incelediler. Üzerlerinde cephede kendilerine ağır hasarlar verdiren bu muazzam oluşuma yaklaşmanın verdiği tatlı bir heyecan da vardı. Askerler tankı çalıştıramayınca Londra'daki Britanya Başkomutanlığı'na mesaj gönderildi. Başkomutanlık, bu keşiften oldukça memnundu. Tankın fotoğraflarının çekilerek Londra'ya gönderilmesi talep etti.

48'inci Tank Alayı'na bağlı birlikler Tiger'ın fotoğraflarını ve videolarını çektiler.  Afrika Zaferi'nde orduyu tebrik etmek ve askerlere moral vermek üzere Tunus'a gelen Churchill, Tiger'ı bizzat görmek istedi. Tiger, İngiltere Başbakanı'na gösterilmek ve propagandası yapılmak üzere Tunus'a sevk edildi.

Churchill'in tankın İngiltere'ye gönderilmesini ve burada uzmanlarca tüm teknik alt yapısının incelenmesini istedi. Tank Akdeniz üzerinden riskli bir rotayla Londra'nın güneybatısındaki Chertsey'e sevk edildi.

Chertsey'de tank İngiliz mühendislerce parçalarına ayrıldı. Ayrılan parçalar alanında uzman mühendislerce incelendi.  İncelenen  parçaların ayrıntıları rapor halinde Britanya Devlet Arşivi'ne not edildi. Tankın mekânizmasını anlayan İngilizler Tiger'ı parçalanmış tüm parçalarını tekrar bir araya getirerek Tiger'ı yeniden çalıştırmayı başardılar.

Tiger 131 savaştan sonra 1951 yılında Bovington'daki İngiltere Tank Müzesi'ne kondu. 1990 yılından beri de Britanya'daki tank festivallerinde çalışır halde sürülerek festivallerin en nadide parçalardan biri oldu.

7 Kasım 2017 Salı

II. Dünya Savaşı'nda 'Hayalet Ordu' ve 'Hayalet Sherman' taktiği

Harp tarihi, stratejik temele dayandığı için her muharebede olduğu gibi II. Dünya Savaşı'nda da taktik hileleri yaşanmıştı. Özellikle Müttefik güçlerin büyük gün olarak adlandırdıkları, D-Day / Normandia çıkarması öncesinde uygulanan 'Hayalet Ordu' taktiği ile Wehrmacht'ın (Alman Genelkurmay Başkanlığı) komuta kademesinin kafası hayli karıştırılmıştı.

Uygulanacak 'Hayalet' taktikleri için ABD ordusunun öncülüğünde bir tabur dahi kurulmuştu. Tabura sinema sektörü başta olmak üzere ses, tekstil, tasarım gibi işlerde çalışan tamamen sivil alımlar yapılmıştı. Özel olarak hazırlanan balon Shermanlar, kamyonlar ve zırhlı birliklerin Fransa kıyılarına konuşlanmasına ve Batı Cephesi'nde kullanılmasına karar verilmişti.

Harekâtın asıl amacı Almanların kuvvetlerini bölmekti. Böylece Normandia kıyılarına yapılacak olan asıl çıkarmada minimum kayıp hesap ediliyordu. Müttefik komuta merkezi Hayalet ordusunun yapılması için sanatçı, gazeteci tasarımcı ve yazar Ralph Ingersoll'u görevlendirmişti. Ingersoll, savaş sebebiyle o dönem ABD ordusunda teğmen rütbesiyle görev yapıyordu.
Hayalet Ordu fikrinin mimarı Ralph Ingersoll
1943'ün 1944'e bağlandığı kış büyük bir gizlilik ile sürdürülen 'Mad Plan'in başarı oranı son derece az görülüyordu. Ancak ABD komuta kademesi planı yürütmekte kararlıydı. Risk almadan savaş kazanılmayacaktı.

Birleşik Devletler ordusunun öncülüğünde ilk önce 'Aldatma Birimi' oluşturuldu. Yine fikrin yaratıcılarından Billy Harris öncülüğünde 1.000 kişilik ekip Londra'ya gönderildi. Ralp Ingersoll da ABD'de kalarak buradaki operasyonu yürüttü.
Hayalet Ordu mensubu bir kişi Sherman tankını şişiriyor
6 Haziran 1944 olarak planlanan D Day, II. Dünya Savaşı'nın da en kritik dönemlerinden birine denk geliyordu. Planın amacı 1940 Haziran'ından beri Alman işgali altındaki Fransa'nın kurtarılarak Batı cephesinde üstün konuma gelmekti. Ayrıca burada elde edilecek başarı Birleşik Devletler ve İngiliz ordusuna Berlin'in kapılarını da açmış olacaktı. Zira Müttefik Kuvvetler Komutanı  Dwight Eisenhower'ın bir amacı da Berlin'e Ruslar'dan önce ulaşmaktı.

D Day'in çıkarma harekâtının başarılı olmasının bir kısmı da 'Hayelet' taktiğinin sıfır hatasız şekilde uygulanarak, Almanlar'ın 'tufaya düşürülmesi'nden kaynaklanıyordu. Almanlar asıl harekâtın başka noktaya, Fransa'nın Kuzeybatı'sındaki Calais ve Güneybatı'daki Saint Melo-Perros Guirec hattına bir çıkarma bekliyorlardı. Ancak yanılacaklardı...
D-Day'de Müttefik güçlerin asıl çıkarma yaptığı noktalar ( 6 Haziran 1944)
Müttefikler, çeşitli teknikler kullanarak Almanları, istilanın farklı bir zamanda ve yerde olacağı düşüncesinde kandırmayı başardılar. Yukarıda da söylediğimiz gibi, D- Day'in başarısı kısmen bu yapılan taktik aldatmacalardan kaynaklanıyordu.

Taktik İngilizler'den ihraç edilmişti

Ralp Ingersoll ve Billy Harris, 'Hayalet' taktiği için Amerika'yı yeniden keşfetmemişti. Varolan bir planı, stabil hâle getirerek Batı Cephesi'ne uygulamak istemişlerdi. Çünkü daha önce 1942 ve 1943 yılında 'Hayelet Ordu' taktikleri İngilizler tarafından Erwin Rommel'in zırhlı birliklerine karşı Kuzey Afrika'da denenmişti. Ancak ikili, İngilizlerin taktiğini daha da ileri seviyeye götürerek bir 'Mobilize Aldatma' birimi oluşturdular. Dönemin Birleşik Devletler arşivlerine 'Çok gizli' damgasıyla giren tabura '23'üncü Karargâh Özel Askerleri' adı verilmişti.
Şişme Shermanlar 2 mürettebat tarafından rahatlıkla taşınabiliyordu
Hayalet ordusunca oluşturulan zırhlı birliklerde bine yakın Sherman tankı imal edilmişti. Şişirilebilir, kauçuktan yapılmış cipler, kamyonlar, zırhlı araçlar, zırhlı piyade taşıyıcılar ve topçu birlikleri de yine aynı mantıkla oluşturuldu. 'Feyk/Uydurma' orduda görevlendirilmek üzere de bin 500 yüz kişilik yedek birlikler meydana getirildi.

'Hayalet Sherman' yapılırken dikkat edilecekler

ABD komuta kademesi, hayalet ordu dizayn edilirken tek bir şeye dikkat edilmesi yönünde uyarıda bulunmuştu. Özellikle Sherman tankları bir yerden bir yere gündüz asla taşınmayacaktı. ( İki askerin 40 tonluk bir tankı elleriyle taşınmasının, Almanlarca görülmesi tüm taktik ve stratejinin boşa gideceği anlamını taşıyordu) Bu yüzden detaylar çok önemliydi. Övgüyle bahsetmek gerekir ki Birleşik Devletler tarihin gördüğü en büyük 'aldatmaca' harekâtını başarıyla uygulamışlardı.

Sonic aldatma

Hayalet Ordu, hareket kabiliyeti geniş olduğu kadar harp alanında yeni bir aldatmacanın da keşfine sebep olmuştu. 'Sonic Aldatma' adı verilen 'keşif', tank ve kamyon seslerinin taklidi prensibine dayanıyordu.
Sonic sesleri kaydetmek amacıyla mobilize olarak Batı Cephesi'nde kurulan Sonic Deception birliği. Fotoğrafta dönemin pop-art dergilerine kadar birçok ayrıntıyı görmek mümkün.
Hayalet Ordusu'nun farklı araziler ve zeminler üzerinde hareket eden tank, zırhlı personel taşıyıcı, top ve kamyon seslerinden oluşan Sonic Deception adında bir kütüphanesi de vardı.

Hayalet Ordu'nun Batı cephesinde icra ettiği görevler / Bettembourg Operasyonu

Hayalet Ordu, planlandığı 1944 kışıyla savaşın sonlandığı Nisan 1945'e kadar Batı Cephesi'nde 21 farklı görev icra etti. Bu operasyonların en önemlilerinden biri de Bettembourg Operasyonu'ydu. Operasyon tıpkı D Day gibi cephenin en kritik aldatmacalarındandı.

21 Eylül 1944'e göre planlanan 'feyk' (uydurma) operasyon, George Patton'ın Metz şehrine saldırısını kolaylaştırmak amacıyla gerçekleştirilecekti. Buna müteakip George Pattons Third Army adı verilen bir hayalet ordu oluşturuldu. Bu ordunun 'uydurma' birimleri Moselle Nehri'ne doğru intikal ettirildi. Ayrıca yaratılan 'Sonic' sesler ile Almanların keşif birlikleri karargâhlarına, Müttefikler'in nehir kanadına ilerlediklerini rapor ettiler. Alman komuta kademesi de asıl saldırının nehir üzerinden geleceğini zannetti.
Alman keşif faaliyetlerini aldatmak amacıyla kurulmuş bir 'Hayelet Ordu' Zemindeki tank palet izlerine kadar operasyon detaylı planlanmış.
Bu esnada Patton da 70 kilometrelik bir cepheden Metz'e doğru yaklaşıyordu. Sahte harekât, Patton'ın zırhlılarına 4 kıymetli gün kazandırmıştı. Patton böylece Almanlar'ın mecbur kalarak bölmek zorunda kaldığı savunma hatlarını geçerek Metz ve çevresindeki stratejik noktaları ele geçirdi.
George Patton'a bağlı Batı Cephesi'nde savaşan ABD Üçüncü Ordu birliğine mensup subaylar
Savaş süresince Hayalet Ordu'su sadece üç üyesini (ben onlara asker demiyorum) kaybetti. Bunun dışında da 50'ye yakın yaralanma vakaları oldu. Nihâyetinde icra edilen 21 operasyon hep başarılı oldu ve Birleşik Devletler harp tarihinin gördüğü en muazzam aldatma operasyonlarından birini icra etti.

Okumada yardımcı olacak kaynaklar: 

Rick Beyer  / The Ghost Army of World War II - Kitaba erişim için tıklayın

Michael Collins / The Tigers of Bastogne: Voices of the 10th Armored Division in the Battle of the Bulge - Kitaba erişim için tıklayın

Dijital ortamdaki kaynaklar:

U.S.A National Archives - WW2

3 Kasım 2017 Cuma

Eski İstanbul

Şimdilerde Arap turistlerin nargile tüttürdüğü, caddelerinden arabadan ve egzoz dumanından yürümenin imkânsız hale geldiği Harbiye.

Beşiktaş dolmuşlarının kalktığı (Fotoğrafta görülen beyaz bina) hâlen tüm güzelliğiyle ayakta durmaktadır.

Ne kadar güzelmişsin sen İstanbul. Eski günlere özlemle.

1929 / Harbiye

Tarantino'nun 'Ready for Revenge' sekansı


Sinemanın en iyi sekanslarından biridir Ready for Revenge sahnesi

Tarantino "Neden büyük yönetmen" diye sorduklarında onlara şu sahneyi izletin.

Sinematik Fransa'ya verdiği referanslar, femme fatale karakter Shosanna,  1944'lerde Paris'te gösterilen filmler ve tabi Tarantinovari final.

Yapmak istediği işi yüceltmeyi muzzam başarıyor Tarantino. Bana göre de sinema tarihinin en muhteşem sekanslarından biri Nations Pride sahnesi. Çünkü sahnenin finali Adolf Hitler ile Joseph Goebbels'in 'Piçler' tarafından taranmasıyla sonlanıyor. Yani Tarantino, sanatıyla 'faşizm' olarak gördüğü ideolojiyi alay edercesine yok ediyor.

Sekansın lezzetli olmasının bir başka sebebi de David Bowie'nin muhteşem şarkısı Cat People'ın sahne üzerine kurgulanması. Güçlü kadınlara yazılan şarkı deyim yerindeyse buraya 'cuk' oturmuş.

Şarkının nakarat kısmından önceki  And I've been putting out fire  With gasoline (Ateşi benzin ile söndürüyorum) ile Tarantino yapacağı finalin de ipucunu veriyor.

Tarantino'nun eleştirisinden tek nasibini alan Almanlar değil elbette. Sekansın, 01.01'inci dakikasında da görüldüğü gibi iç savaş döneminde Kızılderililerin katledilmesini de gönderme yapıyor. Shosanna gireceği mücadelede ölüm riskinin çok yüksek olacağı bilincinde. Bu yüzden savaşa hazırlanan ve ruhunu Gök Tanrı'ya teslim etmeye hazırlanan bir Apaçi gibi gözlerinin altına boya sürüyor. Irkçılık gibi konularda hassas olan Tarantino sahne ile geçmişinden kaçamazsın mesajını veriyor.

Tarantino işte bu yüzden büyük ve daha bir yönetmen. Filmlerinin 3 dakikalık sekansında bile onlarca alt metin okuması çıkarılabiliyor. Tarantino yaptığı işi değil, sinemayı seviyor. Bu yüzden de başarılı...

Tek karede 'Yeşilçam Jönleri'

Hepsi çok büyük, hepsi unutulmayacak isimler. Ama içlerinden Kartal Tibet'in yeri ben de hep ayrıdır.

İstanbul

O eski güzel günler. Eski istanbul. Fötr şapkalı beyefendiler, yumurta topuk hanımefendiler.

İstanbul o dönem de keşmekeş. Otobüsler, arabalar, yollara taşan insanlar. Bir de üzerine yağan yağmur oldu mu, sormayın onun hâlini.

1975 / Karaköy

1 Kasım 2017 Çarşamba

Mientras Duermes / Ölüm Uykusu


Mutluluk. Benim sorunum işte bu. Mutlu olamıyorum. Hiç olmadım. Başıma iyi şeyler geldiğinde bile mutlu olamıyorum. Her sabah gözlerimi motivasyonum olmadan açmanın ne demek olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Tek bir sebep için harcadığım gayret. Sadece bir sebep.Her şeyin yok olmasını engellemek için bir sebep. İnanın bana elimden gelenin en iyisini yapıyorum. En iyisini. Hem de hayatımın her günü.

Böylesin sert bir giriş sekansına sahip Mientras Duermes, Barcelona'da apartman görevlisi olarak çalışan Cesar adında, mutlu olmak ile sorunu olan adamın konusunu odağına alıyor. Cesar, çevresindekilerce sevilen bir kişilik. İşini iyi yapan, Türkçe'siyle "Etliye sütlüye karışmayan" bir tip.

Filmin ağır temposu Clara adında genç bir kadının apartmana taşınmasıyla yükselmeye başlıyor. Filmin odağında izlediğimiz özne (Cesar) hayat dolu, pozitif Clara'yı mutsuz etme ve hayatını karartmaya kararlı. Clara'nın karşılıksız mutluluğu, hayatın her anından 'mutlu' olabilecek bir şeyi çıkarması Cesar'ı son derece rahatsız ediyor.

Obsesif bir karakter

Cesar, tehlikeli derecede obsesif bir karakter. Clara'yı kendine takıntı edinen sosyopat Cesar, kadını mutsuz etmek için makyaj malzemelerine kimyasallar enjekte etmekten, evine hamam böceklerini salmaya kadar birbirinden ilginç 'psikpatlık' yönetmeleriyle Clara'yı mutsuz etmeye çalışır.
Klostrofobik ortamları REC filmiyle sevdiğini bize gösteren İspanyol yönetmen Jaume Balagueró, buz kez gerilimi bir apartmana taşıyor. Sinematografisi de oldukça iyi.

Oyunculuk olarak Luis Tosar'ın filmi tek başına sırtladığını söyleyebiliriz. Tosar, aynı zamanda İspanyol sinemasının son dönem yetiştirdiği en önemli aktörlerden.

Hayatımızda iz bırakacak filmlerden

Mientras Duermes izledikten sonra uzun yıllar hafızalardan çıkmayacak bir psikolojik gerilim. Yönetmen Balaguerô, tempoyu yavaş yavaş yükseltiyor. Yunanistanlı Otto Rehhagel'in 2004'te kazandı Avrupa Şampiyonluğu'ndaki futbol doktrini gibi Balaguerô da oyunu sürekli kendi kontrolünde tutuyor. Kontrolünü öylesine hissettiriyorki size sadece patlamış mısırınız ve kolanız ile filme eşlik etmek kalıyor. Ağır tempoya sahip her filmin Mientras Duermes  kadar güzel işlenmediğini de hatırlatalım.