28 Haziran 2019 Cuma

Wristcutters a Love Story


İntihar kavramının Gülen Gözler filmi tadındaki naiflikle anlatıldığı Wristcutter a Love Story, Orta Avrupa Sineması'nın Michael Haneke'yi örnek alan kuşağından Goran Dukic'in elinden çıkma.

Kara mizahın ağırlıkta olduğu ve Türkçeye Bilek Kesenler olarak çevrilen filmde, kendi hayatına son verenlerin bir aradı bulunduğu distopik dünya ve onun eksenindeki karakterlerin yaşamları anlatılıyor.

Yahşi Batı'nın Miki filmi sekansında "Bir aşk hikâyesi, hayat kadar gerçek" tadındaki repliği hatırlatarak, filmin geleneksel kamera tekniğiyle (35 mm) çekildiğini söyleyebiliriz.

"Hayat bir yolculuktur, ölüm sonrası ise delicesine bir macera" mottosuyla insanlığın varoluşundan beri sorguladığı ölüm konusuna değinen, Zagreb Dramatik Sanatlar Akademisi'nden mezun Goran Dukic senaryoyu oluştururken Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü adlı kitaptan esinlenmiş.

Otoritenin, iktidarın, kapitalin, anarşinin, düzenin olmadığı bu ütopik dünyada varolmanın tek koşulu intihar etmiş olmak. Konu olarak oldukça ilgi çekici ve absürt nitelikler taşıyan Bilek Kesenler hakkında heyecanınızı törpülemeden, ilk boş anınızda izlemenizi öneririm.

27 Haziran 2019 Perşembe

West Ham'lı Lenin

Postmodern zamanlarda yaşasaydın eğer iyi bir West Ham United taraftarı olacağını düşünüyordum.

Inter City Firm trenlerinde makinistlik yapıp, Londra'nın güneyindeki işçi mahallesinde oturup, hafta sonu çocuklarının elinden tutarak maça götürebilirdin. Aldığın maaştan dolayı çok da hayat gailen olmazdı. Birleşik Krallık'ta en çok kazandıran mesleklerden biri seninki.

Millwall ile olan rekabette kavgalara girer miydin? Kesinlikle! Henüz lise öğrencisiyken başlardı bu kavga. E tabi sonra çoluk çocuğa karışacaksın, o vakit uzaklaşırdın. Artık seni kale arkasından protokol tribünün altına alma vakti de geldi. Ancak biliyorsun içten içe o çocuğa holiganlık aşılanacak. This is England felsefesinin olmazsa olmazı bu çünkü...

O zaman şu soruyla bitirelim, total futbol mu kolektif futbol mu?

26 Haziran 2019 Çarşamba

Kara Murat

Cüneyt Arkın'ın Londra'da İngilizcesi kötü olduğu gerekçesiyle James Bond rolünü reddettiğini biliyoruz değil mi?

20 Haziran 2019 Perşembe

Tadı kaçmış şarkılar #1


* 123 saniyeden fazla kaynamış suda tutularak kayısı kıvamı kaçırılmış haşlama yumurta tadında

* Yağmurlu 5 Mayıs 1789 sabahında Paris'te başlayan ihtilal gibi

* Roma-Paris trenini kaçırdıktan sonra Termini'de içilen kahvenin uyku mahmurluğunu açması gibi hem moral bozukluğuna hem de zihne iyi gelir.

* Hollywdood filmlerinin Marksist ve Feminist kuram kaynaklı eleştirel okuması

* 09:15 vapurunu bekleyen Cemal Süreya gibi. Gerçek Kadıköylü

* Düşüncülerinden dolayı KGB tarafından sorgulanan, eserleri Sovyet Rusya'da yasaklanan, Ivan Yefremov'un Aldous Huxley ve Yevgeni Zamyatin'in distopik yapıtlarına cevap olarak yazdığı Andromeda Nebulası kadar güzel. Bir rivayete göre Mad Max'in esin kaynağı, bir başka rivayete göre de Hollywood'un rüya avcısı...

*  35 liraya yediğim hamburgerden 5 liralık döner keyfi alıyorum

* Rodos adasından Marmaris'e geçerken verilen 15 Euro ayakbastı parası şaşkınlığı

* Roma'da gece 00:00 olduğunda sokaklarda kimse kalmıyor, şehir hoparlöründe bu şarkıyı çalıyorlar

* Cengiz Kaan'ın başkenti Karakurum'a Asım Şengör ile birlikte giderken, eski Sovyet uçağında sıcak kahve içmenin verdiği keyif.  Sıcak kahve Stalin döneminden kalma bu uçaklarda gerçekten büyük lüks...

* Napolyon'un büyük Rusya seferini kaçıran Paris'teki sınıf subayının bir zamanlar masasında çalan şarkı

* Antik dönem Atina'sında âdet olduğu üzere yere düşen ekmek kırıntısını almayan, güneşte bunaldığı için Akropolis sütunlarının gölgesinde tembellik eden, güzel söz sanatını da iyi icra eden adamın Helen burunlu karısı. Akşama Plaka'da rakı içecekler...

* Kaçtığını zannediyorsun ama kaçamıyorsun b'oğlum

* "Kitaplar ve fahişeler sergilenirken sırtlarını çevirmeyi severler", beni sakın linç etmeyin, Walter Benjamin söylüyor bunu, inanmayan "Tek Yön" kitabının 39. sayfasına baksın (YKY, 8. Baskı, Şubat 2018)

* Mütareke dönemi işgal altındaki İstanbul'unda İngilizlerin 4 çayına gitmek için ağzı sulanan 2. sınıf Türk beyefendisi gibi 

* Zorlu hava şartlarından dolayı İspanya'nın kuzeyine planlandığı şekilde inememiştik. Bununla ilgili yaşadığım acı ve heyecanlı bir tecrübe var

* Güzel bir kadını gizli gizli süzmek, dudak kıvrımlarını öpmeyi istemek gibi

Papooz


Fransa'nın başkenti Paris'ten 1789 devrimi gibi çıkmış bu ikili. Klipleri de çok hoş.