30 Nisan 2017 Pazar

Çiftçi

Savaştan her zaman en son kaçanlar çiftçiler olmuştur. Çünkü onlar mahsüllerini, hayvanlarını ve topraklarını hiç bırakmak istemezler.

Varşova bombardımanı

25 Eylül 1939

Hitler, Polonya'nın başkenti Varşova'nın bombalanması emrini verdi.
Avrupa'nın bu güzel şehri 1 haftada yerle bir oldu.
Bombadırman sonrasında Varşova'ya ilk 8. Kolordu'ya bağlı Alman 2. Mekanize Zırhlı Birlikleri girdi.

29 Nisan 2017 Cumartesi

Face of War /Christian Tychsen

Face of War

Ona Amerikalıların taktıkları isim de bu. Face of War.

Heinrich Himmler'in söylemiyle de o "SS şefi  Christian Tychsen"

1910 Flensburg doğumlu. Bu şehir Almanya'nın Danimarka sınırında ve en kuzeydeki şehri.

1942 yılında Batı Cephesi'nde Fransa'daki Caen muharabelerinde motordan düşerek çenesini kırdı. 'Gazi' unvanını aldıktan sonra SS Subay Okulu'na eğitmen olarak gönderildi.
Christian Tychsen, Adolf Hitler ile birlikte
1943 yılında bizzat Adolf Hitler tarafından yeniden cepheye görevlendirildi. Langemarck köyünde 600 askeriyle müttefiklere karşı bulunduğu yeri başarıyla savundu. Çeşitli muharebelerde 9 kez yaralandı.

1944 yılında Normandia cephesine görevlendirildi.

Ölümü

28 Temmuz 1944 sabahı 2. Mekanize Zırhlı Birlik Alay komutanı Tychsen, Amerikan askerlerince pusuya düşürüldü. Emrindeki bir grup askerle harp alanında birçok Alman kurmayı gibi savaşarak öldü. Mezarı bugün Fransa'da Soldatenfriedhof Blok 5 Reihe 24 Grab 1196 koordinatlarında bulunmaktadır.
Mezarı, eski silah arkadaşlarının bakımı sayesinde günümüze ulaşabilmiştir. Ancak her sene gerek bakımsızlık ve gerekse ilgisizlikten (silah arkadaşlarının ölümü sonrasında mezarıyla ilgilenecek kimse kalmamıştır) mezarı yok olma durumuyla karşı karşıyadır.
_____________________________________________________________________________
Yazarın notu: Harp tarihine ilgi duyanların yukarıdaki adrese giderek bir canlı tarihe bakmaları ve araştırma yapmaları tavsiye ederiz. Çevrede birçok Alman askerinin de mezarı belli belirsiz bulunmaktadır.

Puro

Alman subayı cephede puro içiyor.

1944 / Batı Cephesi / Fransa

Hauptmann Erich Löwe

Erich Löwe

Blitzkrieg Harekâtı'nın ( Yıldırım Savaşları) planyacı kurmay subaylarından. Heinz Guderian'ın en güvendiği tankçı komutanlarından biri. Lakabı Hauptmann yani kaptan. 6. Panzer Birliği'yle Fransa'nın Arden ormanlarını ezerek geçen 'demir adam' 

1 Eylül 1939 yılında atlı süvarilerle Alman askerlerine saldıran Polonya'lıları 'biçme' harekâtıyla imha etti.

Alman ordusunda biri göğüs biri boyun hizasında olmak üzere iki 'demir haç' nişanı unvanı almıştır. ( ki en kıdemlisi boyuna alınandır)

4 yıl boyunca Fransa, Hollanda, Belçika, Polonya ve Rusya olmak üzere 5 cephede savaştı. 23 Aralık 1943'te Losovka'daki tank muharebesinde hayatını kaybetti. Ölümü trajiktir.
Sovyetlere karşı sürdürülen tank savaşında olumsuz hava koşullarının da etkisiyle komuta ettiği tank hasar alır. Rusların hücumunu karşılayan Löwe bir süre sonra emrindeki askerle birlikte başka bir tanka geçmek için bozuk tankı terk eder.  Ancak gece boyunca süren kar yağışı ve tipiden dolayı Löwe ileri uçtaki Alman Zırhlı Birlikleri'ne ulaşamaz ve emrindeki 5 askerden bir daha haber alınamaz. (Muhtemelen yoğun tipi cesetlerinin üzerini örttü. Çekilmekte olan Alman birlikleri de bir daha bölgeye ulaşamadı. Muhtelif ve kaynaksız tarihçi yorumları Löwe'ün donmuş bedenini Sovyet askerlerinin bulduğunu söyler.)

8 Şubat 1944'te onuruna Berlin'de düzenlenen törende Oberstleutnant'a (yarbay) rütbesine terfi ettirilir. Almanya'da ölümünden sonra terfi alan ender subaylardandır.

2 demir haçlı Erich Löwe, II. Dünya Savaşı ve dünya Harp Tarihi'nin gördüğü ender kumandanlardandır.

Tarih adını sonsuza kadar anacaktır.

Savaşa biraz ara

Luftwaffe  / Savaş pilotu

1942. Asker yorgun. Almanya yorgun. Zorlu, Doğu Cephesi Stalingrad hattında tıkanmış durumda. Sovyetler, Moskova'dan önceki son şehri en son silaha, taşa, pencereye, eve, en son çocuğa kadar savunmaya kararlı.

Almanlar da şehri düşürmeye kararlı. Alman Junkers Ju 87'leri (Stukalar) sabah akşam Stalingrad'ı bombardımana tutmakta.

Savaşa ara vermiş bir hava subayı ordunun köpeğini seviyor. Kan dövüşünü bir an olsa da unutmuş.

26 Nisan 2017 Çarşamba

Panzerkampfwagen V Panther

Sovyetlerin karda, çamurda her türlü olumsuz hava koşullarına rağmen hareket kabiliyetine sahip T-34 tanklarına karşı koymak için MAN firmasınca üretilen tank çeşididir.

Üstün Alman Teknolojisi klişesinin tam anlamıyla altını doldurmaktadır. 43 tonluk ağırlığı, geniş paletli özelliği sayesinde Fransa'nın yağışlı iklimi ve Rusya'nın soğuk ve hiç eksik olmayan buzlu havasına rağmen cephedeki ikincil engelleri aşmayı başarmıştır.
Alman piyadelerine de hem atış gücünde hem de savunmada önemli bir destek vermiştir. Birçok general, savaş otoritereri, stratejistler ve dönemin kumandalarınca II. Dünya Savaşı'nın en modern ve en güçlü tankı kabul edilmiştir.

Motor gücü, zeplinler için motor üreten Maybach firmasınca geliştirilmiştir. Zırh kalınlığı tankın eğimine göre 60mm ile 80mm arasında değişmektedir.
Etkin atış gücü 75mm'lik Rheinmetall KwK 42 L/70 topuna sahiptir. Tankta 5 mürettebat ve 79 adet top mermisi bulunmaktadır. İleriye dönük yapılan hücumlarda siperde duran veya tank savar atan düşman piyade güçlerini etkisiz hale getirebilmek amacıyla ön sağ ve sol kısımda 2 adet olmak üzere MG 34 makinalı tüfekle desteklenmiştir.
Kızılötesi nişanlama sistemine de sahip olan Panzerkampfwagen V Panther tankının imha edilebilmesi için 5 adet Sherman Tank'ı gerekiyordu. Müttefiklerde de Sherman yeterince vardı. (Sherman ayrı bir yazının konusu olacak)

Panther tankları ilk olarak 20 Nisan 1942'de Adolf Hitler'e gösterildi. Hitler büyük bir heyecan duyarak tankların hemen Doğu cephesine gönderilmesini istedi. Tankların planlamasında ve yapımında hazır bulunan Mareşal Heinz Guderian'ın "Henüz erken" itirazlarını reddeden Hitler'in kurmayları tankların henüz test aşamaları tamamlanmadan cepheye sürülmesini emretti.
T-34'lere karşı özel olarak üretilen Panther tankları Hitler'in (birçok konuda olduğu gibi) aceleci ve fevri tavrından dolayı cephede istenilen başarıyı gösteremedi.

II. Dünya Savaşı'nın az bilinen ancak güzel detaylarındandır Panther tankları. 

Günümüzde Panter tankı üretilmemektedir.

Popartcinema'nın notu:

Tank savaşlarına ilgi duyanlar için bir film önerisi: Furry

Segunda Guerra Mundial / Nisan 1945 Roma

Barışta oğullar babalarını, savaşta da babalar oğullarını gömerler

29 Nisan 1945.

Amerikan askerleri Roma'da.

Savaşta eşlerini kaybetmiş İtalyan kadınları da Amerikan ve İngiliz askerlerine alkış tutmakta!

25 Nisan 2017 Salı

Guy Ritchie'nin sevdiği şarkılar #1

Guy Rithcie

İngiltere'nin en iyisi. Cemal Süreya'nın şiir ve Türkçe kullanımındaki naifliğini filmlerinde dokuyan adam.

Ve tabii onun sevdiği şarkılar.

The Stranglers - Golden Brown 

Büyük Savaş'ta çocuk asker

Sasha Kapustin / Çocuk Asker

17 yaşında. Sol göğsünde savaş rozeti, elinde SCB-41. Almanlara karşı savaştığı Kurs cephesinde 1943 yılında hayatını kaybetti.

Savaşın bilinmeyen karakterlerinden biri o.

İngilizlerin 5 çayı


22 Ağustos 1944 

Müttefikler 6 Haziran çıkarmasından sonra Fransa'nın 26. Bölgesi'nde.

Britanyalılar 'Lower Normandy' olarak adlandırdıkları 'Aşağı Normandiya' topraklarında.

Fransız kadın, ülkesini Alman işgalinden kurtarmak için gelen bir Brit askerine 5 çayı ikram ediyor.

Savaşın bilinmeyen fotoğraflarından...

23 Nisan 2017 Pazar

Stalingrad

Alman zırhlı birlikleri Moskova'ya gidiyor. 1942 Kışı

Split / Parçalanmış

23 farklı karakter.

M. Night Shyamalan'ın ustalık eseri. ( 6. His, Meclis dışı)

Wanted filmiyle dikkatleri üzerine çeken  James McAvoy'dan 'müthiş' bir performans.

Betty Buckley'i görmek de pek mutlu etti.  Ancak filmin en büyük sürprizi sondaydı. (Bana kızmamanız adına spoiler yok)

Split, 24 farklı karakteri yaşayan bir adamın öyküsü.
Gerilim filmlerini, hele de psikolojik gerilim filmlerini sevenlerin yakın durması gerekiyor Split'e.

20 Nisan 2017 Perşembe

The Visit

Ürkütüyor, geriyor, gözlerinizin önüne bir perde çekilmesi iste hissi veriyor. M. Night Shyamalan‏'ın 6. His'inden sonraki en iyi gerilim yapımı.

İki çocuk. Hiç görmedikleri babaanne ve dedeleri. Anneleri, yarı yıl tatili için onları bu babaanne ve dedenin yanına gönderiyor.
Bir ev.

Karalık bir ev...

Ruhsuz kasaba, garip yaşlılar.

Sürekli yağan kar. Ürkütücü bir babaanne.

Torunlar bir garipliğin farkında. Yönetmen olmak isteyen abla gariplikleri çözmek için evde yaşanan olayları kameraya almaya karar verir.
Ancak evde uyulması gereken kurallar vardır. Eve gelir gelmez torunlara şu söz edilir:

"İstediğiniz her şeyden istediğiniz kadar yiyebilirsiniz . Ancak gece 9.30'dan sonra asla odanızda ayrılamazsınız"  
Yönetmen olmak isteyen kızımız da bu sözün peşine düşmeye karar verir.

Yazının bundan sonraki kısmına devam edersek film hakkında tat kaçıracak spoiler vermiş olurum. Sözü fazla uzatmadan gerilim fimleri sevenlerin 'The Visit'e yakın durmasını tavsiye ederim.

Popartcinema'nın notu: Filmde ruh, cin gibi ucuz korku unsurları bulunmamaktadır

Flugabwehrkanone 41 / Üstün Alman Teknolojisi

50 MM Flugabwehrkanone

Rusya cephesindeki Sovyet, Afrika'daki İngiliz uçaklarını vurmak için Alman mühendislerce geliştirilmiş uçaksavar.

1940 yılında çizim ve planlama aşaması tamamlanmış, 1941 yılında da Alman ordusunun hizmetine sokulmuştur. Düsseldorf merkez Rheinmetall-Borsig şirketi tarafından seri üretimi gerçekleştirilmiştir. ( Bu şirket halen Alman ve dünyanın çeşitli ordularına uçaksavar üretmeye devam ediyor)

Seri atış gücüne sahiptir. Makinenin soğuma gücü 10 mermi de birdir. 10 mermi arka arkaya atıldıktan sonra 5 veya 10 saniyelik beklemenin ardından yeni bir 15'lik atış imkânı sağlamaktadır.  Savaş boyunca birçok İngiliz ve Sovyet pilotunun canını yakmıştır. Görevini 1945 yılının mayıs ayında tamamlamıştır.

18 Nisan 2017 Salı

Berlin Duvarı

Berlin /  Ağustos 1961

Almanya'nın yazları soğuk geçer. Sabah koşusuna kısa kollu başladığınız güne öğleden sonra yağmurlukla geçirdiğimiz çok olur. 1961 Ağustos'u da öyle bir yazdı. Soğuktu, kasvetliydi. Sovyetler, tüm Balkanları işgale hazırlanıyordu. Budapeşte, Bosna, Manastır, Üsküp, Bükreş, Prag çalkalanıyordu. 

Her akşam yemekten sonra babam radyoyu açıyordu.Radyoda Kruşçev'in tok sesini duyuyorduk. Sovyetlerin, Balkanları işgal etmekteki hakkını iddia ediyordu.  Ve tabii bitmeyen Sovyet marşları.

Babam, Sovyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın kalorifercisiydi. Almanlardan istihbarat toplayan ajanların üşümemesi için 12 saat çalışıyordu. Her öksürdüğünde ciğerlerine dolan Sovyet kömürünün hırlamasını duyuyordum. İçim irkiliyordu. 

Annem, 1.80 boylarında, sarı altın saçlı, iri göğüslü tipik bir Alman kadınıydı. Büyük Savaş'ta cephede hemşire olarak görev yapmıştı. Kardeşlerim arasında en küçük bendim. Abim de Büyük Savaş'taki Fransa Cephesi'nde ölmüştü. Kız kardeşim Berlin Üniversitesi'nde okuyordu. Ailenin tek okuyanı oydu. Mimar olacaktı. 

13 Ağustos'ta evimizin karşısında bir duvar inşaatı başladı. Akşam babamdan öğrendim. Doğu'dakiler Batı'ya kaçmasınlar diye Sovyetlerin baskısıyla Almanlar inşa ediyormuş. Evden, babamdan, annemden herkesten sıkıldım.

Üzerimde kıştan kalma bir kazak, altımda kısa şortum ve uzun çoraplarımla Batı'ya doğru yola çıktım. Asker beni baştan bırakmak istemedi. Geri gönderdi. Sokakta annesi tarafından bakılmayan bir yavru kedi kadar çaresizdim. Eve geri dönmeyecektim. Ölecektim ama geri dönmeyecektim.

Asker Moritz. Şimdiki babam. Beni bırakmadı. Dikenli telleri araladı. Evine aldı beni. Onun da babası Büyük Savaş'ta ölmüş. Annesi de bırakıp kaçmış onu. Anneannesi büyütmüş. Beni de yanına aldı ve biz üç kişilik bir aile olduk

28 yaşındayım. 1988'deyiz. Şimdilerde o duvardan geçmek isteyen yüzlerce kişi hayatını kaybediyor. Hemen hemen her gece bir ölüm haberi geliyor. Annem ve babam mı? Onları bir daha hiç görmek istemiyorum.

Şimdi önümde Amerika var. Go West

17 Nisan 2017 Pazartesi

Deustchland 83

Deutschland 83

1980'ler. İki kutuplu dünya.

Bir yanda Batı bir yanda Doğu Berlin.

Batı Berlin; sıcak renkler, oldschool kafeler, güler yüzlü insanlar.

Doğu Berlin ise alabildiğine soğuk, boş sokaklar birbirlerinin yüzüne bakmayan insanlar.

Karşılıklı espiyonaj çalışmaları.

24 yaşında bir adam. KGB'nin tüm umudu alacağı enformasyona bağlı.

Hippiler, barış yanlıları, savaş karşıtları. The Cure, David Bowie. İlk Walkman'ı Brüksel'de dinlemenin sevinci. Güzel kadınlar, yakışıklı erkekler.

G-3 piyade tüfeğini kullanan Alman ordusu. Casusluk temayülleri üzerine incecik ayrıntılar.

Kahvenin ne kadar kıymetli bir içecek olduğunu her bölüm gözümüze gözümüze sokan bir yönetmen.
Sovyetler nükleer kullanacak korkusu, alemci Alman ve Amerikalı generaller. Aşık bir çift. Nereden çıktığı anlaşılmayan Çin istihbaratı.

Velhasıl kelam Deutschland 83'e yakın durun.

Almanlar yapıyorsa kötü olmaz...

15 Nisan 2017 Cumartesi

Mutlu pazarlar

Hırs, azim, özgüven.

Türk, öğün, çalış güven;

diye gider

Tarihçilerin Kutbu

Tarihçilerin kutbu.

Reşad Ekrem Koçu'yla aynı ekolden.  İlber Ortaylı'yı yetiştiren hoca.

Çalışkan. Ömrünün sonuna kadar kitaplara bağlı.

Münzevi. Yedi kuşaktan İstanbullu ama hep Ankaralı.

Türk, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini öğrenebilmek, memlekete üretken nesiller yetiştirebilmek için İnalcık Hoca'yı okumalı, okutturmalıyız.

Halil İnalcık / Seçme Eserleri VII

Devlet-i Aliyye - Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar II  --- > İş Bankası Yayınları

12 Nisan 2017 Çarşamba

# 40

Birbirini tanımayan 3 karakter.

Kader, numeroloji ve para dolu bir çanta. 

Guy Ritchie esintileri.

Replikler, Pulp Fiction tadında.

40, filmin yönetmeni Emre Şahin'e göre Tarantinovari bir film

Metin isminde Tofaş marka araba kullanan bir taksici. Eğlenceli, küfürbaz, deli dolu bir Sivaslı.

Tarlabaşı'nda yaşayan bir Nijeryalı. Amacı, aşık olduğu kadının yanına Paris'e gitmek.

Müzikler, oyunculuk şahane. Türk sinemasının en özgün kara mizah filmlerinden. Bir o kadar da dram.
Beyoğlu'nun arka sokakları, Balat, Samatya, Kumkapı'nın özgün yaşamı.

40'ı çok beğendik, Emre Şahin'e de sinema alanında yakın durmak gerek.

11 Nisan 2017 Salı

Big Fish

Danny de Vito, Steve Buscemi, Matthew McGrory, Albert Finney ve Ewan McGregor.

Ed Bloom karakteri adeta içimizden biri.

Bir kadını seviyor. O kadının peşinden gidiyor. Sevdiği kadın için her engeli aşmaya kararlı. Blue Valentin'in 'komik, absürd' hali.

Film hakkındaki iddiaları sözlerden birisi de şöyle: "İnsanlar ikiye ayrılır, Big Fish'i sevenler ve sevmeyenler. Sevenlerin kalbi sıcacıktır. Big Fish'i yalnızca iyi insanlar sever"

Burton'ın en iyi işlerinden.

Salı gecesi sineması için güzel bir öneri.

5 Nisan 2017 Çarşamba

Gırgır Ali

Önce öper sonra döver. Her şeyi gırgırına yapar. Çarşaf, Yeşilçam'ın Tarkan filmlerinin 'Can Kurt'undan sonraki en güzel köpeğidir.

Kaçırdığı kadına aşık olur.  Balıkçıdır Gırgır Ali, balık tutmayı sever. Bilinenin aksine Gırgır Ali'nin ilk filmi Şerif Gören'in yönettiği 1977 yılı yapımı İstasyon filmidir. Başroller de Cüneyt Arkın, Hülya Koçyiğit ve Erol Taş vardır.

Gırgır Ali'nin 'Gırgır'ı Oğuz Aral'ın 'Gırgır' dergisinden gelir. Köpeğin ismi de dönemin 'Çarşaf' dergisine göndermedir.

Dün bir yerde karşıma çıktı, izledim yeniden.

Velhasıl efendim, Türk sinemasının güzel örneklerindendir Gırgır Ali. Kara mizahtır, dalgacıdır, bir o kadar da politiktir.

Bir de Şeker Ahmet vardır. Kartal Tibet'in canlandırdığı. Bir sonraki yazının konusu da o.

3 Nisan 2017 Pazartesi

Uruk-Hai

Orta Dünya'nın 'melez' ırkı. Kimi efsanelere göre 'Elf' kırması. Kimi efsanelere göre de goblin-ork karışımı 'vahşi' ırk. Tolkien'e göre Üçüncü çağda Saruman'ın keşfi.


Miğfer Dibi'nin aslanları

Bazı kitap eleştirmenlerine göre de Troll / Dev ile insanların karıştırılmasıyla oluşturulmuşlardır. Akıllarını ve açgözlülüklerini insan ırkından vahşiliklerini, korkusuzluklarını, acı hissetmemelerini devlerden aldıkları söylenir.

Uruk-Hai'ler de gün ışığında da rahatça hareket edebilirler. Bu yüzden de devlerden ayrılmaktadırlar. Ancak Tolkien bu iddiaları kabul etmemekte Uruk-Hai'ların Goblin ile Ork kırmalarından oluştuklarını söylemektedir.
Uruk-Hai'nin ilk komutanı Yüzük Kardeşliği filmine göre Lurtz'dur. Ancak, elemanımız Peter Jackson tarafından seyirciyi filme daha iyi çekmek amacıyla yaratılmıştır. ( Muhtemel birçoğumuz, Lurtz'uın Boramir'in başına gelip okunu çektiği sekansta ürkmüşüzdür)

Ayrıca yine çeşitli LOTR kaynakları Lurtz'un ismiyle ilgili muhtelif yorumlarda bulunmuştur. Her ne kadar filmde 'Lurtz'un ismi geçmese de filmin oyuncu kadrosunda 'Lurtz' olarak yazmaktadır. Ve tabii The Lord Of The Rings'in oyununda Uruk-Hai'ların lideri Lurtz olarak görülmektedir. Oyundaki karakter ile filmdeki karakter aynıdır.
Lurtz'u temsilen kitapta geçen karakter Ugluk'tur. Ugluk'un görevi Frodo ve buçuklukları İsengard'a getirmektir. Ugluk'un kellesini Eomer, Rohirrim baskınında alıp cesetlerin yakıldığı alana dikecektir. ( 2. Filmde bu sekans görülmektedir)
Konudan pek fazla uzaklaşmadan, Uruk-Hai'yları anlatarak devam edelim.

Tolkien'in Uruk-Hai'yları yaratırken Tuva, Moğol Türklerinin yaşadığı Altay Dağlarındaki Uriankhai bölgesinin isminden etkilendiği iddia edildi.

İlk olarak 2014 yılında İngiltere basınına yansıyan bu olaya Türk basını da ilgi gösterdi. Uruk-Hai'lar bir anda Türk basınınca sahiplenildi. Ancak LOTR eleştirmenleri ve Tolkien'in oğlu bu iddiaları doğrulamadı. Uruk-Hai'ların "eski Türkler'den mi esinlendiği" sorusunun cevabı hâlâ meçhul.

Sonuç olarak Orta Dünya'nın kötü karakterlerini seviyorum. Uruk-Hai'ler de Yüzüklerin Efendisi üçlemesini sevmemiz için ayrı bir sebep...