3 Mart 2020 Salı

Alman ne çekse izlenir; Kreuzweg

2014 yılının Berlinale'sinin kırmızı halısında uzun boylu, boyuna müstesna incecik, çelimsiz bir yönetmen geçti. Bavyera'nın yemyeşil ovalarında yediği tereyağlı ekmek ile büyüyen babayiğit Almanların yanında Dietrich Brüggemann oldukça naif bir görünüme sahipti. Kimse onu tanımıyordu.

Her ne kadar yazmaya 2000'li yılların başında başlamış olsa da ona ününü katacak film Kreuzweg'ti.  Öncelikle festival bağımlılarını oldukça memnun edecek bir film Kreuzweg.

14 sekans dahilinde ve her bir sekansın tek planda çekildiği film, koyu katolik ailede yetiştirilen (köktendinci demek daha doğru) 14 yaşındaki Maria'nın İsa'nın 14 acısı üzerindeki hikâyesine odaklanıyor.

20 dakika süren ilk sahne, kimi izleyiciyi yorabilecek olsa da oyuncuların şahane performansıyla hızlıca akıyor.

Brüggemann'ın en temel kaygısı da farklı tüm teolojilerin fanatik/radikal olgular haline geldiklerinde ne kadar tehlikeli olabildiklerini göstermek istemesi. Filmin Hristiyanlık üzerine yoğun sembolik göndermeleri biraz yorsa da, üç büyük dinin, doğrusu beşeriyetin bildiği tüm dinlerin birbirleriyle nasıl ortak yönleri olduğunu fark ettirmesi. Ayrıca yoğun bir Katolik inancı eleştirisi olduğunu da belirtelim.