18 Şubat 2019 Pazartesi

Amerikan propaganda bombası; The Umbrella Academy

Sovyet kadınlarının havuzda bale eğitmiyle açılan The Umbrella Academy, daha ilk sekansta propaganda duygusu veriyor.

Dünyanın farklı noktalarında 43 kadının daha önce hamile kalmamış olmamalarına rağmen hepsinin aynı anda çocuk doğurmaları, Hristiyan metinlerinde çok kez okuduğumuz Meryem-İsa ilişkisini akıllara getiriyor.

Netflix'in yine çizgi roman ekmeğini yiyerek ve biraz da para harcayarak meydana getirdiği büyük prodüksiyon açılış sekansıyla "güzeeel" geliyor gibi dursa da basit propaganda tekniklerinden dolayı izleyicidi de soğuma hissi uyandırıyor.

Soğuk Savaş döneminde (özellikle de Rock serisi) gördüğümüz klişeler ne yazık ki "Şemsiye Akademisi"nde çok çok göze batırılıyor.

Filmin yine açılış sekansında, Moskova'ya "özel güçleri olan çocukları" toplamaya gelen,  Sir Reginald Hargreeves, Rus aileden çocuğu para karşılığı satın alıyor. Bu sekansın masum olduğunu düşünüyor musunuz? Yine (spoilera kaçmadan), 1 numaralı çocuğun (diğer karakterlerden farklı şekilde) Ay'da yaşıyor olması. (Ay sekansı, ABD'lilerin dünya izleyicisine "Uzaya ilk Ruslar gitti ama Ay'a ilk ayağı biz bastık" mesajı ) Tüm bu unsurlar, ABD sinemasında hâlâ Sovyet ve Rus dönemine yapılan göndermelerin eskimediğinin en canlı dışa vurumunu gösteriyor.

1. bölümün finalinde çalan İstanbul not Constantinople şarkısı da, diziyi izleyen Netflix Chill tayfasını, İstanbul'u konu edinen Hakan Muhafız'a merak uyandırarak, yönlendirmek için eklendiğini düşünüyorum.

Bunun dışında (1. bölümdeyim hâlâ), dünya 8 gün içerisinde yok olacak ve 7 kahramanımızın mutlaka "kahve demlemek" dışında bir şeyler yapması gerekiyor.

Hemen belirtmem gerekirse Netflix'in Dark, Stranger Things, The O.A, Rain, Mindhunter gibi yapımlarının yanında oldukça hafif siklet kalan bir dizi. 2. sınıf...

5 Şubat 2019 Salı

Ortaya karışık çerez alalım; You

Netflix'in, Greg Berlanti ve Sera Gamble'a emanet ettiği You, sosyopat Joe Goldberg'in...  Yok yok hayır...  Klişe sosyopat karakter analizi yanlış olacak.

Sanıldığının aksine Joe Goldberg bir sosyopat değil, çünkü karşısındakinin duygu ve düşüncelerini anlama yetisinden yoksun biri değil. Öyle olsaydı Paco ve annesine ve Beck'e neden yardım etmek isterdi? Neden onların sorunlarını kafaya takıp çözüme kavuşturmak isterdi? O yüzden Joe Goldberg karakterine ben sosyopat demeyeceğim. (Hatta Paco konusunda oldukça da naif bir kişilik)

Joe Goldberg'i eksenine alarak anlatan You, artık konuşacak heyecanları kalmamış ev çiftleri ile bekar evlerinde izlenilecek türden çerezlik bir yapım.

Joe, - hadi burada katarsis yapalım- ruh hastası bir karakter. İnsanların ölümüyle dolaylı veya doğrudan bir ilgisi var. Kendisi istemese de - kötü niyetli değil- bir şekilde olayların içine girebiliyor ve suyun akışının engellenememesi gibi hadiseler gelişiyor.

Beck, kişilik erezyonu yaşayan, hayatıyla ilgili birçok problemi örselemeye çalışan zayıf bir birey. Kitapçıda tanıştığı Joe'dan etkileniyor. Ancak Joe onun istediği standartlarda bir adam değil. Kitapçıda çalışıyor, hayatla ilgili büyük beklentileri yok. Joe'yu kitapların tozlu raflarıyla ilgilenmek mutlu ederken Beck'in tahayyül ettiği yaşam daha farklı.

Ancak yine de ikisi de kahvaltıda yaptıkları kreplerden mutlu olabilen kişiler. Bu yüzden de ruhlarında biraz saflık mevcut.

You, psikolojik-gerilim türünde gösterilse de bünyede daha çok absürt-gerilim tadı bırakıyor. İzlemesi kolay. Ruhu sıkmayan dizi finaliyle 2. sezona da göz kırpıyor.