4 Eylül 2017 Pazartesi

Flaneur #2

İş çıkışı iki duble rakı yanına azıcık güveçte karides, balık (ama hepsi yenmeyecek, balık mıncıklanacak) valeye 10 lira bahşiş. Artık sen de bir beyaz yakalı adayısın
* Merhaba

* Kaybedenler Kulübü'nü yazdık, devam filmi geliyormuş. İsmi de Kaybedenler Filmi Yolda olacakmış. Konusunu neyin hiç okumadım ama lütfen Easy Rider özentisi bir film çıkarmayın ortaya.

* Dişi kedilere de pozitif ayrımcılık.

* Memur vs beyaz yakalı
"Ben sabah 9 akşam 6 çalışamam yeaaa" dedi birey. ( Bayram ve resmi tatillerde dahil senede 20 gün beleş izin garanti.) Birey devam etti konuşmaya; "Zaten İstanbul'da yaşanmaz oldu aslında şöyle sahil şeridinde bir şehirde memurluk kebap olur be. Düşüneyim ben bunu."
  Memur Türksat aboneliği alır, beyaz yakalı Netflix

  Memur çay içer, beyaz yakalı filtre kahve (Vedat Özdemiroğlu'na selam olsun; cümle onun)
 
  Memur sinemaya gider, beyaz yakalı film izler

  Memur banyo yapar, beyaz yakalı duş alır

  Memur yıllık izine çıkar, beyaz yakalı tatile

  Memur maç seyreder,  beyaz yakalı futbol

  Memur evde yemek yapar, beyaz yakalı sipariş verir

  Memur televizyon seyreder, beyaz yakalı belgesel

  Memur oy verir, beyaz yakalı reyini kullanır

  Memur zam alır, beyaz yakalı prim

  Memur tek eşli, beyaz yakalı çok eşli

  Memur stabil, beyaz yakalı dalgalı kur

  Memur evlenir, beyaz yakalı flört eder

  Memur radyo dinler, beyaz yakalı plak

  Memur kahvaltı yapar, beyaz yakalı brunch

  Memur pazar günleri pikniğe gider, beyaz yakalı evde vakit geçirir

  Memur haber izler, beyaz yakalının da sabah duasıdır gazete okumak

  Memur yağda balık yapar, beyaz yakalı rakı balık

  Memur arabayı düz vites kullanır, beyaz yakalı otomatik

* "Türk sinema sektörünü Taksim ıslak hamburgerine benzetiyorum. Lezzetli, kokuşmuş, çirkin ama bağımlılık yaratacak kadar potansiyele sahip."  Alper Çağlar söylemiş. Ben ek yapayım, "Türk sinema sektörü tereyağlı İskender gibi. Kokusu cezbedici, ama yediğinde midene oturuyor. Ama çok da lezzetli..."

* Alper Çağlar demişken. Adeta yerli Clint Eastwood. Büşra ve  Dağ I  filmleriyle dikkatleri pek çekmese de  Dağ II'yle kendini kanıtladı.

* Athena'nın Eurovision'daki For Real şarkısında sahnede dans eden hanımefendinin tişörtünde yazan Turkish Delight klişesini yakalayan güzel insan, sen de benimle aynı fikirleri paylaşıyorsun.

* Peki, Manga'nın We Could Be The Same'ini özel kılan neydi? Grup üyelerinin kıyafetlerindeki kırmızı detaylar. Pek az kişi tarafından fark edilen.

* Eurovision'dan bahsedince bir Türk olarak Sertap Erener'i anmadan geçmek olmaz. Erener'in Everyway That I Can şarkısı Türk ve Doğu kültürünün ne de güzel bir karışımıydı. Dansöz müziği esintisiyle İran üzerinden gelen hoş dalganın Anadolu'da kucaklaşması ve son olarak Sertap'ın İstanbul ağzıyla söylediği İngilizce'yle birleşmesiyle 1'incilikten başka şans kalmamıştı.

* Lynyrd Skynryd'ı "Leyeneyerede Sekayenerede" şeklinde ezberleyen saf insan, sen de bizdensin.

* Bu haftanın önerisi de bu olsun. Tık tık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder