10 Ocak 2022 Pazartesi

Soğuk Savaş esintileri: Werk Ohne Autor

Soğuk Savaş olarak adlandırılan yıllar, tuhaf duygulanımların yaşandığı bir dönem bana göre. 

Dönem boyunca Berlin, toplumsal düzensizliğin, sınıfsal ayrımın bulanıklaştığı, toplumsal ayrışmanın odak noktasıydı. Bu bunalımlı ortamı kıracak şey de sanat ve yükselen potansiyel taşıyan yeni Alman kuşağıydı. 

İki kutuplu dünyanın merkezi konumunda olan Berlin aynı zamanda da Soğuk Savaş temalı sanatın da vazgeçilmez unsurlarından oldu. 

Yönetmen olduğu kadar iyi bir Soğuk Savaş dönemi Berlin'in araştırmacısı olan Florian Henckel von Donnersmarck'ın Werk Ohne Autor'u, kutuplaşma iklimi ile dönemin entelektüellerinin Almanya'nın gelişimini özgür/bağımsız bir sanat anlayışında olduğunu anlatması bakımından da yalnızca bir sinema değil aynı zamanda döneme 'Soğuk Temas' eden bir belgesel niteliği de taşıyor.

Doğu'nun 'kutuplaşmış düşünme tarzı' ile Batı'nın 'keskin farklılığı'nı göz önüne getiren Donnersmarck, yeni nesnellik kurgusu üzerinden Alman postmodernist ressam Gerhard Richter'ın hayatından esinle, Kurt Barnett karakterinin kendini ve sanatını keşfetmesini 3 saatlik bir epik esere sığdırmayı başarıyor. 

Film, iç içe geçmiş iki paralel anlatıdan oluşuyor. Birincisinde travmatik bir çocukluk geçiren Kurt Barnett, henüz 6 yaşındayken 'kusurlu' olduğu için onu sanat galerisiyle tanıştıran teyzesini gaz odasında kaybeder ve bu olay onu oldukça etkiler.  Diğer anlatı da başarılı bir jinekolog olan Profesör Carl Seeband’ın hayatını izliyoruz. Seeband, Nazi ideolojisine bağlı, Birinci Dünya Savaşı sonrasında politik ve ekonomik karmaşalar yüzünden kendine Hitler'i çıkış yolu gören tipik bir Alman ve aynı zamanda down sendromlu, engelli ve 'soyu kirli' olanları 'kısırlaştırıp' onların yaşayıp-yaşamayacağına karar veren bir doktor. 

Nazi ideolojisinin toplum mühendisliğini sırtlayan, kan ve çelikten beslenen ideolojiye yaranmak isteyen Seeband, savaştan sonra da bir o kadar pragmatist tutumla Sovyetlere ve akabinde Batı Berlin'e geçerek hayatı boyunca rahat bir yaşam sürüyor.  Ancak peşini bırakmayacak bir konu da hep olacak ve Kurt Bannet'la da bir şekilde (zorlayıcı olsa da) bir araya gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder