Aslında bakılırsa pek çok yönetmen, yazar, şair ifade ettikleriyle doğrudan ya da dolaylı şekilde kendi hayatlarından kesitler sunarlar. Bazı yönetmenler de izleyicinin kafasında birden fazla soru işaretinin uyanmasını, eserini izlerken rahatsız olmasını isteyerek filmlerinde açıklık kavramını (izleyicinin bulmak istediği yanıtların boş bırakılması, katarsis) kullanmayarak, izleyiciyi yormak ister. Artık o filmle ilgili soruları bulmak izleyicinin işidir ve film bittikten sonra izleyicinin kafasında soru işaretleri, yanıtlanmamış pek çok soru kalır. Bu hem yönetmen hem de izleyici için bazı riskleri barındırır. İzleyici, yönetmene ve filme karşı mesafe alabildiği gibi o eseri ve onu yaratanı çok da sevebilir. Tayfun Pirselimoğlu’nun Kerr filmi de tam bu bahsedilen kavrama uygundur. Kafkaesk anlatımı, filmin gerçeküstü karanlık yapısı, izleyici rahatsız eden türden absürt ve sürreal olayların anlatımı kavram karmaşasına yol açsa bile; alışıldık didaktik yapıda olmayan Kerr, aslında bir bakıma yarattığı özgürlük havasıyla izleyicinin hafızasına derin yolların açılmasına da yardımcı oluyor.
İlginç bir sinema deneyimi izlemek isteyenler gözden kaçırmamalı. Tayfun Pirselimoğlu'nun da izleyeciye hiç de kolaylık sağlamayan bir yönetmen rolünde olduğunu da hatırlatalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder