23 Temmuz 2017 Pazar

Kıbrıs Barış Harekâtı ile Fırat Kalkanı Operasyonu değerlendirmesi I

*Mehmet Tanju Akad - Harp Tarihçisi / Akademisyen / Askeri Tarih Uzmanı

Hocamız Mehmet Tanju Akad'ın, Kıbrıs Barış Harekâtı ile Fırat Kalkanı Harekâtı'nın karşılaştırmasını yaptığı yazıyı bloggumuzda siz değerli okuyucularımızla da paylaşmak istedik.

20 Temmuz yıldönümü vesilesiyle bir karşılaştırma; Kıbrıs ve Fırat Kalkanı Operasyonu

Kırk iki yıl arayla yapılan bu operasyonlar birçok açıdan karşılaştırılabilir ve üstelik aralarında doğrudan bir devamlılık ilişkisi de vardır. Kaldı ki, operasyonların şekli coğrafi ve diğer koşullar nedeniyle farklı olsa da, bunları hazırlayan komuta ve icra heyetlerinin psikolojileri, bakışları, inisiyatif kullanma şekilleri, atılganlıkları vb. hususlar mutlaka karşılaştırılmalıdır.

Fırat Kalkanı Harekâtı'nın 'simge' fotoğrafı. Tankçı subayın ağzında sigara ile Suriye topraklarına girişi ( Ağustos 2016)
Şimdi bunlara farklı düzeylerde bakalım. Bu yazıda operatif, taktik, lojistik, moral vs. sorunlara değineceğiz. Strateji, askeri-siyasi hazırlıklar ve siyasi düzeydeki gelişmeleri ise sonraki yazıya bırakacağız.

Operatif olarak:

Operatif olarak Kıbrıs Barış Harekatı büyük bir başarıdır çünkü son derece hızlı bir şekilde hazırlanmış, bu anlamda baskın tarzında cereyan etmiş ve savaş aldatmacaları da çok başarılı bir şekilde icra edilerek düşman savaşın en kritik saatlerinde tereddütte bırakılmıştır.
Fırat Kalkanı harekatı ise siyasi kararsızlığı yansıtır. Her aşamada düşmana hazırlanma fırsatı verilmiş, hedef belli edilmiş ve bu nedenle başarı -yavaşlıktan ötürü- kısmi kalmıştır. Özellikle El-Bab'da hücuma geçilmeden önce iki ay kadar gecikme yaşanmış, ayrıca kuşatma tamamlanmamış, IŞID'in takviye alması ve tahkimat yapması engellenmemiş, bu nedenle tanksavarlar ve araçlı intihar bombaları karşısında kayıplar artmıştır. Bununla birlikte, operasyon ortamlarının farklılığına dikkat etmek gerekir:


Operasyon ortamı:


Kıbrıs'tan farklı olarak, Suriye'deki düşman unsurlar uzun süreli bir yıpratma savaşı için hazırlık yapmıştı. Operasyon bölgesinde binlerce mayın, EYP (ev yapımı patlayıcı) ve tanksavar silahı yığılmıştı. Ayrıca batı ülkeleri özellikle YPG/PKK unsurlarını yoğun bir şekilde eğitip silahlandırıyor ve bazı hallerde küçük birlik liderliği yapıyordu. Genel planda destek ve istihbarat da cabası. Bunların yanı sıra, söz konusu harekat alanında pek çok ülkenin birlikleri, ajanları, timleri ve diğer kuruluşları ve personeli cirit atmaktaydı. Bir kısmı açık-örtülü üsler kurmuştur. 

Kıbrıs Barış Harekâtı zaferle sonuçlandırıldıktan sonra 'barış pozisyonu'nda duran bir Türk tankı. Renklendirilmiş hali. İzindeyiz (Girne 1974)

Moral üstünlük:


Hiç kuşku yok ki, Kıbrıs savaşı çok daha büyük bir moral üstünlükle gerçekleştirilmişti. Ordu, on yıldan beri zıpkın gibi bu operasyon için bilenmişti. Ayrıca, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı da net ve azimliydi.


Fırat Kalkanı ise çok uzun bir yıpratma savaşının devamı (aslında bir ara aşaması) olarak gündeme gelmiştir. Bu nedenle ordumuz haklı olarak kayıplar konusunda çok hassas davranmak durumunda kalmıştır. Bu işler sürerken PKK'nın hendek savaşları da tam bitmemişti. Bunların aşırı kayıp vermeleri sonucunda uğradıkları moral yıkıntısı ortamının yeterince değerlendirilip değerlendirilmediği konusu tartışmaya açıktır. Tam üstüne 15 Temmuz kalkışmasının ordumuzun morali üzerindeki etkisinin derecesini tahmin etmek kolay değildir. Tüm bunlar Fırat Kalkanı'nı olumsuz etkilemiştir.

Taktik planda:


Kıbrıs gibi hava indirme ve amfibik tugayların önçülüğünde yapılan çok zor ve karmaşık bir harekatın ilk aşamasında sayı ve silah üstünlüğü düşmanda olmasına rağmen, insiyatifin elde tutulması kayıpların sınırlı kalmasını sağlamıştı. İkinci harekatta üstünlük bize geçince zaten sorun kalmamıştı.
24 Ağustos 2016 / Fırat Kalkanı Harekâtı sabah 04:05'te başlatıldı. 126 gün süren operasyonda 3 binden fazla IŞİD'li terörist öldürüldü. Operasyon kapsamında 67 Türk askeri de şehit oldu.
Fırat kalkanı harekatında her kaybımıza karşı yaklaşık on dört İŞİD ve YPG/PKK militanı imha edilmiş olmasına rağmen, taktik insiyatif hızlı ve aralıksız olarak birbirini izleyen darbeler şeklinde kullanılsaydı, çok daha geniş bir alan çok daha kısa sürede kontrole alınabilirdi. Düşmanın tahkimatına izin verilmesi ve akabinde buraya hücum edilmesi yerine, hızlı operasyon ile cepheleri çevrilerek imha veya firarları sağlanabilirdi. Gerçi, El-Bab'da IŞİD'in firarının umulduğu ve bu nedenle bir yolun açık bırakıldığı şeklinde ifadelere rastlıyoruz (bunun doğruluğundan emin değiliz) ama bunu kaçmak değil, takviye için kullandıkları görüldü. Yavaş harekat genellikle kötü harekattır ve çoğu zaman daha çok kayba neden olur.

*****


Fırat Kalkanı'na bazı açılardan benzeyen İsrail'in Lübnan savaşlarını incelemek yararlı olur. Burada İsrail'in kara, hava ve deniz kuvvetleri büyük güçlerle kuzeye ilerlemelerine rağmen 1982, 1993, 1996 ve 2006 yılındaki büyük operasyonlarında ciddi sorunlarla karşılaştılar. Bunların incelenmesi genel bakışı geliştirecektir.


Lojistik ve donanım:

Fırat Kalkanı harekatı lojistik olarak çok daha kolay koşullara sahipti. Bununla birlikte donatım konusunda bazı eksiklikleri görüldü. Örneğin, tanklarımızın zırh delici roketlere karşı korumasının yetersiz olduğu görüldü. Ne var ki silahlı kuvvetler bu kez son derece hızlı hareket ederek daha yüksek zırh korumasına sahip tankları sahaya getirdiği gibi, bazı tankların zırh korumasını artırma, stamp (içeriden kontollü) kule makinelitüfeklerini ve 360 derece farkındalık sağlayan sistemleri tanklara yerleştirmeye başladı. Bu konularda büyük bir çaba gösterilmesi kayıplarımızın artmasını önledi. Ayrıca, hasar gören zırhlı araçlar da ana tamir fabrikalarında hızla tamire alındı. Bu girişimleri olumlu değerlendiriyoruz. Aynı şekilde Roketsan tarafından silahlandırılan Anka İHA'larımız da bu yıl devreye girdi. Ancak, ordumuzun tarihi eksiği, bölük ve tabur düzeyinde orta-ağır silahların eksikliği kanımızca hala tam giderilemedi. 30 mm'lik zırhlı kulesi olan paletli veya 8x8 ZMA'lar, 40 mm'lik otomatik bombaatarlar ve daha çok 120'lik havan ve ayrıca 60-75-90 mm'lik piyade destek topu olan kulelere sahip zırhlı araçların artırılması iyi olur ki, bunların hepsi ülkemizde imal edilebilmektedir. Ayrıca, şehir savaşları için AMT'ler yerine daha uygun bir araç türü gerektiği de giderek ortaya çıkıyor. 


İşin siyasi ve stratejik yanlarını daha sonra ele alacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder