5 Ağustos 2017 Cumartesi

II. Dünya Savaşı'nın Fransız ve İtalyan sinemasına etkisi

Mayıs 1945'te Berlin'in, Ağustos 1945'te de Japonya'nın 'kesin' olarak teslim olmasıyla sonra eren II. Dünya Savaşı (Büyük Savaş) birçok ülkeyi zor durumda bırakmıştı.

Savaşın kazananı görünürde Müttefikler'di. Ancak Birleşik Krallık, 1800'lerden beri sürdürdüğü 'Dünya Egemenliği' hâkimiyetini ABD'ye bırakmak zorunda kalmıştı. Birleşik Krallık, Fransa ile savaştan en büyük zararı gören Müttefik güçtü.

Öte yandan işgal edilen Almanya da en zor dönemlerinden birini yaşıyordu. Sovyetler ile ABD dünyanın 'nimetlerini' yemek için 'Soğuk Savaş'ı da başlatacaklardı.

Dünya devletleri, ekonomik, sosyal ve siyasi ağır koşullarla mücadele verirken sanat da etkilenen alanlardan biriydi. Savaşın yıkıcı etkisi sanatın 'doğurucu' gücüyle yenilmek isteniyordu. Sinema da bu alanın bayrak mücadelesini üzerine almıştı.

Savaştan sonra (1945 ve sonrası...) dönemin yönetmenleri sosyal ve toplumsal sorunlara daha 'gerçekçi' bir iklimde bakmaya başladılar. Bunun ilk örneğini de Roberto Rossellini, savaş döneminde çekimlerine başladığı senaryosunu Federico Fellini'nin yazdığı Roma Città Aperta (Roma Açık Şehir) ile vermişti.
Roma Açık Şehir, İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının ilk örneklerindendi.
İtalya, yenik devlet olarak savaşın ağır yükümlülüklerini taşıyordu. Dönemin İtalyan yönetmenleri de Roma'yı işgal eden Müttefik Kuvvetler'in kültüründen ve Roma'daki savaşı belgelemek amacıyla Moskova, Londra gibi başkentlerden gelmiş sinemacılardan etkilendiler.

Sovyet Toplumcu Sineması, İngiliz Belge Film Okulu'nun ekollerinin İtalyan edebiyatındaki Verismo (gerçekçilik) görüşü ile birleştirilmesiyle sinemada İtalyan Yeni Gerçekçilik akımı ortaya çıktı.

Akımın öncü yönetmenleri ( 1945-52) Vittoria de Sica, Federico Fellini, Luchino Visconti, Cesare Zavattini, Pietro Germi ve dönemin en 'cool' kişiliği Roberto Rossellini'ydi.


Yeni Dalga'yı (La Nouvelle Vague) meydana getiren fikirler


Yeni Dalga fikri, Paris'in entelektüel birikimi, sosyal ve toplumsal çeşitlilikleri altında yoğrularak ortaya çıktı. Bu çeşitliliklerin amiral gemisi Andre Bazin'in 1943'te çıkardığı Cahiers du Cinema dergisi oldu.

Yine aynı dönemde Paris'te kurulan IDHEC ( Institut de Hautes Etudes Cin6matographiques) Sinematografik Araştırmalar Enstitüsü'nden yetişen genç sinemacılar, dönemin Fransız yönetmenleri gibi muhafazakâr değildi. Marcel L'Herbier tarafından kurulan okul Fransız sinemasına "Ne yaptığını bilerek" filmler çeken yönetmenler kazandırdı. (Enstitü, hâlen Fransa'nın en saygın sinema eğitiminin verildiği kurumlardandır.)

Cahiers du Cinema dergisi özellikle savaştan sonra Bazin'in fedakârane çalışmaları neticesinde Yeni Dalga'nın kuramsal arka plancısı oldu. Bazin'in teşvikleriyle birçok genç sinemacı fikirlerini ve görüşlerini sergileme imkânı buldu.
Fransız sinemasında Yeni Dalga'nın tek cümlelik tanımı; 'Estetik'tir.
Yeni Dalga fikrini meydana getiren bir başka yardımcı unsur da 1936 yılında Henri Langlois tarafından kurulan Fransız Sinematek'iydi. Langlois, neredeyse Paris'teki tüm sinemacılara fırsat vererek onların filmlerini oynattı. Paris halkının sinemaya ilgisi de hayli yoğundu. (23 Haziran 1940'ta Almanlar tarafından işgal edilen Paris'teki sinema ve sanat akımını savaş dâhi etkilememişti. Fransızlar her dönem sinemayı çok sevdiler)

Sinematek'in izleyenleri arasında Yeni Dalga'nın öncü yönetmenleri  François Truffaut,  Claude Chabrol, Jean Luc Godard, Jean-Pierre Melville 'baş izleyici'lerdendi. Longlois'in Sinematik'inde sadece 'yerli' yapımlar gösterilmiyordu. Langlois'in perdesinde Amerikan sinemasının 'kült' örneklerinin de gösterimi yapıldı.

Genç sinemacıları, Al Capone'ndan ilham alan Amerikan Gansgter filmleri, avantür filmler yönetmen olarak da özellikle Alfred Hitchcook etkilemişti.


Andre Malraux'nun Yeni Dalga'ya etkisi


Andre Malraux. Yeni Dalga'dan bahis açılmışken, bu kışkırtıcı 'kişilik'ten bahsetmemek olmaz. Savaştan sonra Fransa'ya dönen Malraux, 10 yıl Kültür Bakanlığı görevini yürüttü. Malraux, 1952 yılından itibaren uygulamaya koyduğu 'Yardım Yasası' ödülüyle birçok genç yönetmenin ilgisini çekmeyi başardı. Stüdyo ortamında çalışma imkânı bulamayan genç sinemacılar, çektikleri kısa filmleri Kültür Bakanlığı'na gönderdi. Bakanlık da 'teşvik' amacıyla genç sinemacıları ödüllendirdi.
Fransa'nın sanat anlayışını değiştiren 'devrimci' bir bakan; Andre Malraux
Malraux'nun 'Yardım Yasası' aynı zamanda Paris'teki genç nüfusun sinemaya yönelmesini de sağlamıştı. Genç sinemacılar, Büyük Savaş'tan sonra değişen devlet politikası sayesinde her türden kısa film, belgeseli çekme ve yayınlama imkânı buldular.

Malraux'nun dolayısıyla Fransız hükümetinin desteği 1970'lere yönelik olarak Fransız sinemasına birçok yeni yönetmen kazandıracaktı.


Bir anlatı 'yol'u olarak Sinema ve Yeni Dalga'nın 1'nci Kuşak Yönetmenleri


Yeni Dalga'nın George FranjuAlain Resnais,  Chris Marker ve Jean Rouch gibi 1'nci kuşak yönetmenleri sinemanın bir anlatım yolu olabileceğini gösterdiler. Yeni Dalga'nın 1'nci kuşak yönetmenleri, II. Dünya Savaşı'ndan sonraki 'kısa film' geleneğinden yararlandılar. Böylece bu yönetmenlerin sinemaya en büyük katkısı uzun metraj filmler öncesi gerekli deneyim, bilgi ve birikimi tecrübe etmiş olmaları oldu.


Savaş ve Yeni Dalga


Fransız Yeni Dalga'sı ve İtalyan Yeni Gerçekçilik akımı 'büyük sinemacı'ların deyimiyle her iki akım da 1946 ve 1975 dönemindeki sinema dünyasını etkileyerek tarihteki yerini aldı. Her iki akım da bir 'ekol' olamadı ama savaş sonrası birikimlerini artıran genç sinemacılara film yapma imkânı sundu. Aynı zamanda savaş sırasında ve sonrasındaki 'durağanlığı' yıkarak 'dinamik' bir sinema yarattı.

Birincil Kaynakça:

Çalışmada bizzat kendisinden ders aldığım ve her öğrencisine 'sinema' sanatını sevdiren Battal Odabaş hocamın, 1993'teki Marmara Üniversitesi İletişim Dergisi'ne yazdığı Fransız Sinemasında Yeni Dalga makalesini birincil kaynak olarak aldım.

Battal Odabaş - Fransız Sinemasında Yeni Dalga / Marmara İletişim Dergisi - Sayı 5 Ocak, 1994

Andre Bazin - Sinema Nedir? / Doruk Yayınları

Popartcinema'da yayımlanan Yeni Dalga yazısı için tıklayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder