"Dünyadaki insanların yarısı günde iki dolardan daha azıyla yaşıyor. Tam bir buçuk milyar insan aç uyuyor. Nüfusun dörtte biri temiz bir bardak su içemiyor. Her dakika bir kadın çocuk doğururken ölüyor"
Reha Erdem'in yüklü miktarda para bulmasıyla küçük hayatları değişen orta sınıf bir Türk ailesini odağına aldığı festival yıldızı filmi Kaç Para Kaç, kentli toplumda iktidarı elinde bulunduran, asosyal, ailesine düşkün gibi duran Selim'in hikâyesini ustalıkla anlatıyor.
Paranın insanları (muhafazakâr-seküler olsun fark etmez) nasıl yozlaştırdığını Sait Faik öyküsü tadında anlatan Erdem'in filmi, hikâyesi ve karakter gelişimi açısından oldukça tatmin edici. Selim karakterinin Kafkavari dönüşümünü oldukça iyi yansıtan Taner Birsel'in 21. İstanbul Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü de layık görüldüğünü hatırlatalım. (1998 senesi)
Reha Erdem'in yarattığı dünya aslında günümüz insanının da bir panaromasını çıkarıyor. Eskiden kutsal sayılan bilgiydi, insanlık bilgiyi arıyordu. Ancak günümüzde hele ki gelişmiş ülkelerin büyük şehirlerinde insanlar için tek bir maddenin kıymeti var; para. Bilgi mazide hikmet para da oldu artık.
Reha Erdem'in filmde Selim karakteri üzerinden yarattığı evrende, dışlanmışlıktan kaynaklanan yabancılaşma, (Selim'in ailesine, çocuklarına, çevresine hatta yanında çalıştırdığı dürüst çırağına) karakterin paranın yüküyle birlikte yaşadığı daraltıcı girdap, bireysel olarak sıkışmışlık hissi, yalan, çok fazla yalan söylemesi şu an içinde bulunduğumuz dünyanın da modern bir benzetmesi değil mi?
Kaç Para Kaç, yönetmenin sinematografisindeki en başarılı yapımlardan. Yakın durmanızı şiddetle öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder