Yorgos Lanthimos, radikal ve takıntılı bir yönetmen.
Bir örnek Kynodontas filminden.
Aggeliki Papoulia, sert bir dambılla ayna karşısında kendi dişini kırdığı sahne, izleyici hayli rahatsız etmiştir. Öyle ki birçok kişi yumruk darbelerinin artması ve kanın aynaya sıçramasıyla yüzünü başka yöne yöneltmiştir.
Sekanstaki seslerin gerçekçi olması da sahneyi daha etkileyici ve rahatsız edici duruma getirmiştir.
Bir başka örnek de The Lobster filminden;
Colin Farrell'ın kendisini kör etmek amacıyla bıçağı gözüne dayadığı sahne, "Acaba gerçekten sokacak mı?, bu kanlı sahneyi bize gösterecek mi?" sorularını beraberinde getirerek izleyeni hayli germiştir.
Bir başka örnek de yönetmenin 2011 yapımlı Alpeis filminden;
Fazla detaya girmeyeceğim. Bu filmdeki yanak dikme sahnesi de en az The Lobster ve Kynodontas filmindeki kadar rahatsız edicidir.
Lanthimos'un bir başka takıntısı da filmlerinde güneş ışığını sevmemesidir.
Güneşi sevmiyor
Sevmiyor. Şimdiye kadarki 5 uzun metrajlı filminde de güneş ışınlarını görmek na'mümkündü. Özellikle The Lobster'da hep soğuk ve puslu bir film ortamı vardı.
Tarantino'nun absürtlüğü, Haneke'nin durgunluğu, Jim Jarmuch'un loşluğu, Angelopoulos'un geniş açılı mekansal çekimleri Yorgos Lanthimos sinemasında bir araya gelmiştir.
Lanthimos, günümüz sinemasının en heyecan verici yönetmenlerindendir vesselam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder