Rus sanat tarihinin ünlü ikona ressamı Andrei Rublev'in hayatını merkeze alan film, kendi kişiliğini korumaya çalışan ve aynı zamanda en zor koşullarda dahi sorgulamayı bırakmayan bir sanatçının kimliğini anlatıyor.
On beşinci yüzyılda yaşamış sanatçının hikâyesini, Sovyet sinemasının usta yönetmenlerinden Andrei Tarkovsky'nin Sergei Eisenstein'ın biçimciliğinden ayrılmayarak onun keskin ve özgür üslubundan izliyoruz.
Acımasız bir dünyada merhameti, sevenciliği ve iyiliğinden taviz vermeyen karakterimiz, baskıcı bir toplumda sanatçının asıl işlevini, nasıl davranması gerektiğini de hatırlatıyor bizlere. Yoğun mistik ögeler barındıran film, didaktik anlatımıyla izleyiciyi biraz zorlasa da Stalin döneminin baskıcı ortamını yansıttığı için tarihsel gerçeklere de ışık tutması açısından oldukça önemli. Filmin uzun bir süre yasaklanmasının bir nedeni de buydu.
1966 yılında çekilen ve görsel anlatım bakımından sinema diline yepyeni bir bakış getiren film, uzun süresine rağmen bir sinema şöleni diyebilirim.