Rus edebiyatı için Maksim Gorki neyse, Sovyet sineması için de Andrei Tarkovsky odur.
Tarkovsky'nin Zerkalo/Ayna'sı, Gorki'nin Benim Üniversitelerim'in yansımasıdır.
Gorki'nin betimlemeleri, Tarkovsky'nin pitoresk kamera açılarıdır.
Ancak ikisinin ayrıldığı keskin bir ayrım vardı. Gorki, Stalinisttir ve Sovyet sistemini kesin dille hiçbir zaman eleştirmemiştir. Tarkovsky dönemin hükümeti tarafından "zararlı", "rejime düşman" ilan edilmiştir. Bu yüzden de ölümü münevverlerin sığınma yeri olan Paris'te olmuştur...
Ömrü boyunca KGB tarafından izlemmiştir. Ayna filminin dağıtımı konusuna Goskino'nun tüm engellemelerine karşı durmuş, filmini Cannes'a kadar götürmüştür. (Goskino, Sovyetler Birliği Sinema Yarkurulu. Dönemin sinemadan sorumlu en yüksek devlet organı)
Doğduğu toprakların insanları onu her ne kadar Sovyetlerin yıkılışından sonra tanısa da Tarkovsky, Berlin, Amsterdam, Paris gibi kültür başkentlerinde hep en üst protokollerde ağırlanmıştır.
Amerikan yapımı B-Movie filmlere alışmış nesil elbette sevmez dahi yönetmeni. Natüralisttir Tarkovsky. Rüzgâr, alev, kuş sesleri, uğultu filmlerinde capcanlı yansır seslere. Ayna filmi de buna en güzel örnektir.
İvan'ın Çocukluğu'nda, Sovyet Rusya'yı çok derinden etkileyen II. Dünya Savaşı'ndan ilham alan Tarkovsky, filmde savaşa karşı duyduğu nefreti aktarmıştır. Bunun içinde çocuk mefhumunu ön plana çıkarmıştır. Çünkü ona göre çocukluk, savaşla en çok çelişen bir kavramdı.
Dahi olarak gördüğü Rublev hakkında Tarkovsky, elinde az bilgi olduğu için karakteri yaratırken oldukça özgür davrandığını söylemiştir. Tarkosky filminde, Rublev'in sanatıyla yüksek ahlâki değer yarattığını, Tatarlar'ın zulmünü ve kaotik Rusya'nın durumunu ince ince irdeleyerek anlatmıştır.
Andrei Rublev, gösterildiği Cannes Film Festivali'ne damga vurmuştur. Ancak filmin bu şöhreti Moskova'daki yöneticileri memnun etmeyecekti. Tarkovsky'nin suyu ısınıyordu...
Tarkovsky sinemasını seven biri bilir ki, atlar özel bir dramaturjiyi simgeler. Tarkovsy'e göre atlar yaşamı simgelemektedir ve Rus kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden de Andrei Rublev'in finalinde atlar önemli bir imgedir.
Yine aynı filmdeki bir başka dikkat çekici özellikte hiçbir şekilde gökyüzünün görülmemesidir. Andrei Rublev'in tüm planlarında gökyüzü gösterilmezken toprak seyircinin neredeyse gözüne sokulacak şekilde belirgin gösterilmiştir. "Benim her zaman her şeyden çok ilgimi çeken şey toprak olmuştur. Topraktan çıkan ya da toprak üzerinde yetişen her şeyin serpilip büyüme süreci beni büyülüyor, ağaçlar, çimenler... Göğe doğru yükselen her şey... İşte bu yüzden filmimizde gökyüzü topraktan doğan, toprak üzerinde yetişen her şeyin yükseldiği bir boşluk olarak görülüyor. Bana göre gökyüzünün kendi içinde ve kendi başında sembolik bir anlamı yoktur"
Kaynak tavsiyesi:
Mühürlenmiş Zaman, Andrey Tarkovsky, Agora Kitaplığı
Şiirsel Sinema Andrey Tarkovsky, Derleyen: John Gianvito, Agora Kitaplığı
Büyülü Fener, Ingmar Bergman, Agora Kitaplığı
Kayıp Umudun İzinde Andrey Tarkovski Sineması, Babek Ahmedi, Küre Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder