Sait Faikli, İstanbul yılları. İstanbul hep güzel bir şehir ama sanki o dönemler daha bir güzel. Ama nasıl güzel. Ama kafamız nasıl güzel. Yook, burası başka bir yere çıkıyor...
En sevdiğim öyküsü Semaver'di Abasıyanık'ın. Olta hazırlama betimleri ile yazdığı karakterleri balığa çıkardığı öyküleri de severim ama en çok Ali'nin hikâyesi aklımda kaldı. Annesini öptüğü an, semaverden çayı yudumladıkları kahvaltı sofrası.
Eğer Ali yaşasaydı, belki de Galata'da bir sandal da balık satacaktı. Kim bilir, belki de o fotoğraf gördüğümüz şık giyimli, beyaz ayakkabılı, beyaz elbiseli Cumhuriyet kadına aşık olacaktı...
1 Ekim günlerden Pazar. Saat bazı kişiler için günahların başladığı bir vakit. Biraz huzur bulabilmek için tekrar Sait Faik'e dönüyorum.
Galata'daki balıkçıları da düşüneceğim...
*Liberta
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder